Othello Kulesi olarak da bilinen bu ünlü yapı, aslında Gazimağusa’nın limanını korumak için hendeklerle kuşanmış bir kale olarak inşa edilmiştir ve o dönemde şehre ana giriş buradan sağlanmaktaydı.
Başlangıçta Liman Kalesi olarak adlandırılan bu yapı, 14. yüzyılda Kıbrıs Krallığı’nı yöneten Lüzinyanlar tarafından inşa edilmiştir ve kraliyet ailesi üyeleri ve hizmetkarlarının burada yaşadıklarına inanılmaktadır.
İnşasından önce, Tire Prensi tarafından 11. yüzyılın sonlarında inşa edilen alanda bir kule ve surlar bulunmaktaydı.
Venediklilerin Yaptığı Değişiklikler
Kıbrıs Venedik Cumhuriyeti tarafından ele geçirildikten sonra, Venedikliler kalenin yapısını tamamen değiştirerek askeri kale haline getirmişlerdir. Venedikliler, kaleyi ana şehir duvarlarına dahil ederek kasabanın savunmasını büyük ölçüde güçlendirmiştir ve kuleyle olası düşman saldırılarına karşı limanın korunması sağlanmıştır.
Kalın duvarlar elden geçirilip güçlendirilirken, bu orta çağ kalesinin dikdörtgen kulelerinin yapıları, top ve barut gibi modern ağır toplara daha uygun olması için dairesel hale getirilmiştir çünkü bir saldırı durumunda, dairesel olmayan bir kulenin köşeleri kolayca silah ateşi tarafından tahrip olabilmekteydi. Yani Venedikliler bu kuleyi ele geçirdiğinde onu, askerlerin kalabileceği korunaklı bir kale haline çevirmiştir. Ayrıca 1566 yılında hapishane olarak kullanıldığı da bilinmektedir.
Bu değişikliklerden sonra, 1492’de Venedik’in koruyucu azizi kanatlı St. Mark Aslanının mermer levhası, kalenin ana girişinin üzerine kazınmıştır. Aslanın yerdeki ön pençeleri Venedik’in kara gücünü temsil ederken, denizdeki arka pençeleri ise deniz imparatorluğunu temsil etmektedir.
Kaleye yapılan değişiklikleri yöneten Venedikli Kaptan Nicolao Foscareno’nun adı da yazıların arasında yer almaktadır. Daha sonra kaleye, şehrin büyük bir kısmını yenilemekten sorumlu Venedikli inşaat mühendisi Giovanni San Michele’in adı verilmiştir.
Görülmesi Gereken Yerler
Bu heykelin altındaki giriş kapısı Kıbrıs’ta hayatta kalan en eski ahşap kapılardan biridir.
Kalenin avlusuna girerken, yerde 400 yıldan fazla tarihi olan antika toplar ziyaretçileri karşılamaktadır. Bronz silah, geçen yıllara rağmen mükemmel durumda kalmıştır ve Osmanlı dönemi sonrasına ait namlu halkaları olan bu silahın İspanyol kökenli olduğuna inanılmaktadır. Yol boyunca ilerlerken, kalenin çalkantılı tarihinin kalıntılarını oluşturan çeşitli demir top mermilerine ya da mancınıklara şahit olacaksınız.
Orta avlunun bir tarafında, Lüzinyanlılar tarafından yemek odası olarak kullanılan, tarihi 1300 yılına kadar dayanan, muhteşem Gotik tarzı kirişlerle desteklenen, otuz metreye yakın büyük bir tonozlu oda olan Büyük Salon bulunmaktadır. Bu büyük odada dekoratif duvar halılarını tutan ahşap çiviler hala duvarlarda görülebilmektedir.
Dikdörtgen avlunun kuzeyinde ve güneyinde Lüzinyanlar tarafından yurt ve yemekhane olarak kullanılan, MS 1300 – 1310 yılları arasında inşa edilmiş olukları olan beş adet tonozlu oda bulunmaktadır.
Avludan mazgallı sipere doğru giderken hem eski hem de modern limanların büyüleyici manzaraları görülmektedir. Modern gemiler, hala MS 1300-1400 yılları arasında Gazimagusa’nın altın çağından bu yana aynı liman girişini kullanmaktadır. Eski zamanlarda limanlarda, düşman gemilerinin girmesini önlemek için su üzerinde uzanan büyük bir demir zincir bulunmaktaydı ve ziyaretçiler, zincir kulesinin bulunduğu bir burun üzerinde kaya kümesini görebilmektedir. Girne Limanı’ndaki zincir kulesi bugün hala ayakta durmaktadır.
Kalenin kendisi, ağır silahların muhafaza edildiği odalara giden koridorların bulunduğu kulelerden oluşmaktadır. Bunlar, savaş zamanlarında askerlerin kalede hızla yolunu bulabilmelerini sağlamaktaydı. Osmanlı kuşatması sırasında, Venedikli tüccarların servetlerini buraya sakladıkları ve tünelleri kapattıklarına dair söylentiler bulunmaktadır ve Venediklerin şehirden ayrılmalarına izin verildiğinde, bu hazineler geride kaldığı ve günümüze kadar burada saklı kalmış olduğu söylenmektedir.
Duman deliklerinin ve tabanca deliklerinin açıkça görülebildiği yuvarlak kulelere erişebilmeniz mümkündür.
Othello’yu ziyaret edin
Othello Kulesi’nin çevresindeki derin hendekler sayesinde kuleye saldırmak neredeyse imkansız olduğu için “geçilmez kale” olarak bilinmekteydi. Shakespeare’in 1603’te trajedi türünde yazdığı Othello oyunu, Kıbrıs liman şehrinde can bulmuştur ve büyük oyun yazarının eserin ismini bu ünlü kaleden adını aldığına inanılmaktadır.
Bu kale 2014 yılında restorasyona girmiştir ve 3 Temmuz 2015 tarihinde yeniden açılmıştır. Muhteşem mimarisinin yanı sıra, kentin üzerindeki kulenin tepesinden, Lala Mustafa Paşa Camii’nin merkeze hakim olduğu güzel manzarası oldukça büyüleyicidir.
Yapının içindeki Venedik ve Lüzinyanlı mimarisinin karışımı, ziyarete gelip görmeye değerdir ve her taşın bu antik kalede farklı bir hikayesi bulunmaktadır ve Gazimağusa’da gezerken her birini görmeye zorunda hissedeceksiniz.
Şanslıysanız, avluda veya tonozlu salonda sergilenen bir etkinlik veya performans sanatına denk gelebilirsiniz bu sebeple Kuzey Kıbrıs etkinlik takvimini takip etmenizde yarar vardır.
Yorum Yaz